NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
حُمَيْدُ
بْنُ مَسْعَدَةَ
أَنَّ
خَالِدَ بْنَ
الْحَارِثِ
حَدَّثَهُمْ
حَدَّثَنَا
حُسَيْنٌ
يَعْنِي الْمُعَلِّمَ
عَنْ عَمْرِو
بْنِ
شُعَيْبٍ عَنْ
أَبِيهِ عَنْ
جَدِّهِ
أَنَّ
رَجُلًا أَتَى
النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
فَقَالَ
إِنِّي
فَقِيرٌ
لَيْسَ لِي
شَيْءٌ وَلِي
يَتِيمٌ
قَالَ
فَقَالَ كُلْ
مِنْ مَالِ
يَتِيمِكَ
غَيْرَ
مُسْرِفٍ
وَلَا
مُبَادِرٍ وَلَا
مُتَأَثِّلٍ
Amr b. Şuayb'in dedesinden
rivayet olunduğuna göre;
Bir adam Peygamber
(s.a.v.)'e gelerek:
"Ben fakirim, benim
hiç birşeyim yok, aneak (zengin) bir yetimim var." (onun malından
yiyebilir miyim?) dedi. (Hz. Peygamber (s.a.v.) de :
"İsraf etmeyerek
(buluğ çağına girmeden fırsatı ganimet bilerek harcayıp yararlanmak gibi bir
gaye taşımayarak harcamada) acele etmeyerek ve (onun malının ticaretini sana
ait bir) sermaye edinme) ek yetimin malından yiyebilirsin." buyurdu.
İzah:
Buhâri, Şürût, vekâle;
Müslim, vasiyye; Tirmizî, ahkam; Nesâî, vesâyâ; İbn Mâce, vesâyâ; Ahmed b.
Hanbel II, 13, 216.
Yetimin malını koruyup
işletmesine ve yetimin çeşitli hizmetlerinde bulunmasına karşılık, bir ücret
olmak üzere, velînin,yetimin malından makbul bir ölçü içerisinde ihtiyacını
giderecek kadar yiyebileceğini ifade eden bu hadis-i şerif, Hz. Ibn Abbas
(r.a.) ile Ahmed b. Hanbel'in delilidir. Bu iki ilim adamına göre, vasi ya da
veli, yetime hizmet etmesine yahut da malını korumasına karşılık, onun
malından makul ölçüler içerisinde yiyebilir.
Mevzumuzu teşkil eden
bu hadis-i şerifte, bir velinin ya da vasinin, yetimin malından yemesinin caiz
olabilmesi için şu üç şartın bulunması gerekir:
1. Alınan malın
miktarı, ihtiyaç miktarım geçmeyecek; bir başka ifadeyle israf derecesine varmayacak.
2. Yetimin malı sermaye
yapılarak kar temin edip, yetim buluğ çağına erince sermayesini verip,
ticaretine ise sahiplenme yoluna gidilmeyecek.
3. Yetim buluğ çağına
ermeden, fırsatı ganimet bilerek menfaatlenme yoluna gidilmeyecek.
Hadis-i şerifte
zikredilen bu üçüncü maddede "... Büyüyecekler diye mallarını israfla
acele yemeyiniz. Zengin olan çekinsin, yoksul olan da m a Yuf veçhile
yesin..."[Nisa 6] âyet-i kerimesine işaret vardır. Tefsir âlimleri bu
âyet-i kerimede geçen "ma'ruf veçhile** kelimesinin tefsirinde ve buna
bağlı olarak âyetten çıkartılan hüküm konusunda ihtilafa düşmüşlerdir. Bu
görüşleri şu şekilde özetlemek mümkündür.
"Hz. Ömer, îbn
Abbas, İbn Cübeyr, Ebü'l Âliye, Ubeyde es-Selmâni, Ebû Vâil, Mücâhid ve
Mukâtü'e göre; fakir veli veya vasi, zarurî ihtiyaç duyduğu miktarı ödünç
olarak yetimin malından alır. Ödünç aldığı miktarı, ödeme gücüne kavuşunca
ödemesinin gerekli olup olmadığı yolunda, bunlar arasında da ihtilâf vardır.
Mücâhid, Saîd b. Cübeyr: Veli ya da vasi, yetimin malından kendi ihtiyacına
harcadığı miktar, bir ödünç mâhiyetinde olduğu için ödeme imkânını bulunca
ödemesi gereklidir. Âyette geçen "Maruf" kelimesi ödünce
manasınadır, demişlerdir. Ömer (r.a.)'ın kavli de bu merkezdedir. Diğer
arkadaşları: Sonradan ödenmesi gerekmez. Veli veya vasinin yediği miktar, onun
bir ücreti mahiyetindedir, demişlerdir, el-Hasan, Şa'bi, Nahaî ve Katâde böyle
hükmedenlerdendir. Şa'bî: Veli veya vasi çok zor durumda kalmadıkça, yetimin
malından hiç bir şey yiyemez. Ama açlıktan murdar hayvan etini yemeye mecbur
kalacağı derecede bir zaruret doğarsa, o zaman yetimin malından tehlikeyi
giderecek miktarda yiyebilir, demiştir.
Âyette geçen
"Maruf bîr vecihle yemek" ifadesinin yorumlanması meselesine
gelince; âlimler bu hususta Özetle şu görüşleri ve yorumlan beyan etmişlerdir.
Atâ ve ikrime'ye göre;
açlığı giderecek kadar yiyebilir. Avret yerlerini örtecek kadar giyebilir.
el-Hasan da: Yetimin hurmalığındaki hurmalardan yiyebilir, sağım hayvanların
sütünden içebilir. Fakat yetimin altınından, gümüşünden hiç bir şey alamaz.
Bir şey alırsa derhal iade etmesi gereklidir. Aişe (r.anh) ve ilim ehlinden bir
cemaata göre; "Maruf" tan maksad; veli veya vasinin gördüğü hizmet,
bakım ve çalışması nisbetinde bir ücret alabilir.[Hatipoğlu Haydar; Sünen-i b.
Mâce tercemesi ve şerhi. VII, 403.]
Bir önceki hadisin
şerhinde açıkladığımız gibi, Hanefi alimleri, vasinin, ister zengin, ister
fakir olsun, yetimin malından yiyemiyeceği, hatta borç bile alamıyacağı
görüşündedirler.